Ticaret Hukuku (1 ve 2. Öğretim) Pratik Çalışması - 19.5.2020 Salı 14.00

MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

TİCARET HUKUKU II (1-2. EĞİTİM) (HUK308)

PRATİK ÇALIŞMASI 

(youtube canlı yayın - 19.05.2020 Salı 14.00)

(A) AŞ, İzmir’de bir otel işletmek üzere 10.01.2014 tarihinde (B) ve (C) tarafından kurulmuştur. Şirketin 13.02.2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine yeniden (B), (D) ve (E)’nin seçilmelerine; ayrıca seçilen bu yöneticilerin 2015 yılı faaliyetleri dolayısıyla ibra edilmelerine karar verilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin karar, ticaret siciline tescil edilmiştir. İlerleyen zamanda (B), (C)’ye şirketteki paylarını uygun bir bedel karşılığında devretmeyi önermiş, (C) de bu teklifi kabul ederek bakiye sermaye borcu ile (B)’ye ait bütün payları devralmıştır. (C)’nin devraldığı paylar için pay defterine kaydedilmesinin ardından usulüne uygun olarak toplanan genel kurulda mevcut yönetim kurulu üyeleri azledilmiş, yönetim kurulunun tek kişiden oluşmasına ve (C)’nin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesine karar verilmiştir. Yönetim kurulu üyesi sıfatıyla şirket hesaplarını kontrole başlayan (C), gerçekte sermayenin neredeyse tamamının karşılıksız kaldığını, ancak önceki yönetim kurulunun bu durumu bilânço hileleriyle gizlediğini, bu suretle (B)’nin hisseleri gerçek değerinin çok üzerindeki bir fiyattan kendisine sattığını tespit etmiş ve hisselerin satış değeri ile gerçek değer arasındaki farkın doğrudan kendisine ödenmesi istemiyle (B), (D) ve (E)’ye karşı bir sorumluluk davası açmıştır. Bu davada (D) ve (E),

- tazminatın sadece şirkete ödenmesinin istenebileceğini,
- sözleşmesinin tarafı olmadıklarından kendilerine dava açılamayacağını, - ayrıca açılsa bile kendilerinin ibra edildiklerini ileri sürmüşlerdir.

(A) AŞ, işletme konusunun imkânsız hâle gelmesi sebebiyle sona ermiş, (C) ve pay sahibi olmayan (T) tasfiye memuru atanarak sicile tescil ve ilan edilmişlerdir. Göreve gelmelerine ilişkin genel kurul kararıyla her biri ayrı ayrı yetkili kılınan ve alacaklılara ilanla çağrı yapıp tasfiye işlemlerini tamamlayan tasfiye memurlarının talebi üzerine (A) AŞ’nin ticaret unvanı 02.02.2019 tarihinde sicilden silinerek bu durum tescil ve ilan edilmiştir. Süresi içinde alacağını tasfiye memurlarına bildirmemiş (A) AŞ’den alacaklı olan (Z) ise alacağının sona ermiş olduğundan endişelenmektedir.

1- a) Açılan sorumluluk davasında talep edilen zararın niteliğini tespit ederek, ileri sürülen savunmaların yerindeliğini ayrı ayrı değerlendiriniz.

b) B paylarını C’ye değil de şirkete yabancı olan F’ye devretmiş olsaydı; ilgili usulsüzlükler için F sorumluluk davası açabilir miydi?

c) B, D ve E şirketin tüm mali işlemleri ve bilançoların hazırlanması ile muhasebe müdürü M’nin ilgilendiğini ve yapılan usulsüzlüklerden sorumlu olmadıklarını ileri sürebilir mi?

2- (Z)’nin, pay sahibi olmayan (T)’nin tasfiye memuru olarak atanamayacağı ve ayrıca bu mümkün olsa dahi tasfiye işlerini çift imzayla yapmamaları nedeniyle tasfiye işlemlerinin hukuka uygun olmadığı iddiasını değerlendiriniz.

3- (Z)’nin süresi içinde alacağını bildirmemiş olmasının sonucunu ve (Z)’nin alacağını elde edebilmek için müracaat edeceği hukuki bir yol olup olmadığını değerlendiriniz.

Olay II

Kumaş üretimi ile iştigal eden (X) Anonim Şirketi, 02.02.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda (A), (B) ve (C)’yi yönetim kurulu üyesi seçmiştir. Etkin oldukları faaliyet yılında yönetim kurulu üyeleri (A) ve (B) üretim, satış ve pazarlama faaliyetlerini yürütürken; (C) ise Ar-Ge ve insan kaynakları faaliyetlerinin yürütülmesinde aktif olmuştur. (B), yönetim kurulu üyesi seçildiği 2017 yılının neredeyse tamamını şirketin dış bağlantılarını güçlendirmek için yurtdışında geçirmiş ve toplantılara katılamadığı gibi şirket işlemleri ve hesapları ile de ilgilenememiştir. 2017 yılı sonunda, şirketin 2017 yılına ilişkin elektrik sarfiyatı ve hammadde alımı incelenmiş, 40.000 ton kumaş üretimi yapılması gerekirken; şirket kayıtlarına göre ilgili dönemde 32.000 ton üretim yapıldığı görülmüştür. 03.04.2018 tarihli olağan genel kurulda yönetim kuruluna üye olarak (D) ve (C) seçilmiş ve tescil ve ilan yapılmıştır. Toplantıda yönetim kurulu, yapılması gereken 8.000 tonluk fazladan üretimin şirket kayıtlarına yansımamış olması nedeniyle ibra edilmemiştir.

(C) ve (D) göreve başlar başlamaz şirketin ilgili döneme ilişkin kaybının giderilmesi için (A) ve (B) hakkında sorumluluk davası açmıştır.

(X) AŞ’de sermayenin %14’üne karşılık gelen nama yazılı paya sahip (E), yıllardır kâr payı dağıtımı yapılmadığı, azınlık pay sahiplerinin haklarının sürekli olarak ihlal edildiği gerekçeleriyle 07.08.2018 tarihinde şirkete karşı haklı sebeple fesih davası açmıştır. Haklı sebebin varlığını tespit eden mahkeme; fesih yerine, davacı (E)’nin paylarının, çoğunluk pay sahiplerince satın alınmasına karar vermiştir.

1- Açılan davada yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun kusur ve ispat yükü bakımından niteliğini açıklayınız.

2) a) (A) ve (B) ilgili faaliyet döneminde (C)’nin de kendileri ile birlikte yönetim kurulu üyesi olduğunu, alınan kararları bildiğini ve ortaya çıkan zarardan kendileri ile birlikte sorumlu olduğunu ileri sürebilir mi?

b) YK üyelerinin davacılara karşı ve kendi aralarında sorumluluklarının türünü ve kapsamını açıklayınız.
3- (E), haklı sebeple fesih davası açabilir mi? Bu davanın kabul edilebilmesinin esasa ve usule ilişkin koşulları açısından değerlendiriniz.

4- Mahkemenin dava sonucunda verdiği kararın yerindeliğini tartışarak başka hangi şekilde karar verebileceğini açıklayınız.

HIZLI ERİŞİM